NİHAT GENÇ BEDRİ BAYKAM'A SALDIRI OLAYINI YAZDI

(Birkaç dişim birden kaynak yerinden kırılıp elime geldi, bu berbat moralle uzun bir süre yazabileceğimi sanmıyorum, ancak.) Dün 18 Nisan günü Bedri...

NİHAT GENÇ BEDRİ BAYKAM'A SALDIRI OLAYINI YAZDI

(Birkaç dişim birden kaynak yerinden kırılıp elime geldi, bu berbat moralle uzun bir süre yazabileceğimi sanmıyorum, ancak.)

Dün 18 Nisan günü Bedri Baykam’ın protesto toplantısı sonrası bıçaklandığı haberini dehşetle izledik. Olay üzerine haber ve tartışma programlarını takip ettiğimizde neye uğradığımı şaşırdım, bir sanatçının bıçaklanma olayı artık ekmek-peynir gibi gündelik bir hadise olmalı ki, dinleyip izlediğim sorumlu tartışmacı ya da yorumcuların onda dokuzu lakayt umursamaz insan evladını utandırır bir üslup içindeydi, geçmiş olsun kınıyoruz gibi aynı cümlenin içinde sırıtarak sinsice gülenler ya da birkaç saniye içinde girilen yeni konuda rahatlıkla kahkaha atabilenlere ya da konudan hızla uzaklaşıp görmezden gelenlere şahit olduk.

Sosyal medyadaki yorumlar ise değil Türkiye’nin insanlığın hangi vahşet çağında yaşadığını hepimize ispat eder gibiydi, sosyal medyada bıçaklanma hadisesi üzerine yapılan yorumların yine onda dokuzu evet on yorumdan dokuz tanesi ‘bıçaklanma’ hadisesiyle dalga geçiyor, gülüyor, kahkahalar atıyor, eğleniyor ve hala ölüm döşeğindeki yaralı insana laf geçirme yarışına girmişler.

Şu cümleleri de yazmaktan bıktık, insanların fikirlerini sevip sevmemek eleştirip eleştirmemek başka şey, dalga geçtiğiniz an insanın ölme anı ve alay ettiğiniz insan yarasının paniğiyle hırıltılarla panik içinde çaresiz insan…

Bedri Baykam’ın yaralanma anını histeri çığlıklarla kutlayan bu insanlar üstelik okumuş kesimden.

Galiba değil artık gerçekten sahiden hakikaten bir dehşet dünyasına düştük, şüphesiz Bedri Baykam’a saldırı bizi şok etti ancak en büyük şok’u iştahla bu cinnet çığlıklarını kaleme alanlardan duydum.

İnsanlığı yok eden atom bombası artık ‘eğitim sistemidir’ diyenler dünyada çoğalırken, gerçek atom bombası ‘sosyal medya’ bu eğitim sisteminin aşikar ayan beyan vahşi yüzü.

Bir insan üstelik bir sanatçı ölürken cinnetsi şamatalarla sitelerini adeta karnaval yerine çevirenleri kim yetiştirdi?

Kendinden olmayana bu denli aşırı nefret topluca intihar eden son on yılların Amerikan tarikatlarına benziyor.

Sıkı, imzamı atacak bir yazı yazacak halim yok, ancak bu cinnetsi şamatalardan çıkarttığım iki ayrı dersi açmak istiyorum.

Birincisi. Tabiat belgesellerinde artık tüm insanlık şahit oldu ki bit, pire, sarmaşık, maymun, çıta, filler, kuşlar bütün canlıların en derin en yüksek duygusu ‘soyunu sürdürme.’ ‘çocukları için hayatını feda etmesi…’.

Yani ırkım soyum cinsim neslim yok olacak duygusu şu ana kadar insanlığın hem biyolojik hem sosyolojik hem siyasi olarak bilimsel olarak tespit ettiği en büyük korku’dur, sonuçları soykırımlara uzanmıştır.

Düşünün Sovyetler seksen yıl materyalist ateist bir eğitim sistemiyle üç kuşak yetiştirdiği halde Berlin Duvarı çöküşü sonrası bir günde bu seksen yıl hiç yaşanmamış gibi Balkanlar ve Kafkasya’da etnik savaşlar yaşandı…

Ve daha geçen yıla kadar Avrupa Birliği bir insanlık ülküsü ve yeni bir insanlık ülkesi olarak yükselirken bir yıl içinde Avrupa Birliği parçalandı ve başta Fransa aşırı milliyetçilik yeniden hortladı.

Yani ‘etnik ve ırki’ tehlike her aydının her yazarın her siyasetçinin her an unutmaması gereken en acil meseledir, şakası yoktur… Toplum sosyal bir varlıksa yazarlar başkasına ötekine kendinden olmayana filozofik ve duygusal, edebiyatla sinemayla romanla yazılarıyla mutlaka ulaşmalı. Aksine, günümüzün aydın modası ‘etnik’ terimlerle konuşan etnik tartışmayı ölümcül baş mesele haline getiren ve hatta etnik tartışmayı en ileri demokrasi yastıklarına sarmayı ihmal etmeyip işte bir sanatçının ölüm anında cinnetsi şamatalarla eğlenen insanların yetişmesine katkıda bulunuyorlar.

Her yazar açıp kullandığı kelime ve kavramlara bir daha bakacak.

İkinci söyleyeceğim şey… Mesela Bedri Baykam’ın iki yüzü var, birini ekranlardan herkes tanıyor, durmaksızın laik Kemalist tartışmalara girip çıkan bir yazar, tartışmacı.

Diğer yüzü, ressamlığı ve mesleki bilgisi. Anladığım cinnetsi şamatalarla eğlenenler Bedri Baykam’ın mesleğiyle ilgili kitaplarını hiç okumamışlar.

BEĞENİN BEĞENMEYİN…

Bedri Baykam’ın görülmeyen diğer tarafı da çok çalışması ve çok üretmesi.

Ve şüphesiz Bedri Baykam çamur banyosu, kağıt mendil gibi toplumun midesinin kaldıramayacağı bir çok eyleme de imza atmıştır ve bu eylemleriyle çok büyük bir nefret dalgasını ismi üstüne çekmiştir.

Beğenin beğenmeyin, çoğunu asla tasvip etmedim, Bedri Baykam bu tür cins şaşırtıcı eylemleri ancak avangard sanatçıların bir şansı olduğunu estetize ederek söyleyip geldi. Sanatın en aşırı en bilinmedik en sapkın duyguların estetize edilerek kabul edilebilirlik ya da tahammül edilebilirlik yani sevmediğinle aynı sokakta aynı binada yaşamayı kaldıramayan midemize hazım dersleri öğretmek gibi de büyük sosyal rolleri vardır.

Yani sanatın yazarlığın her türü insanlığın sosyalleşmesine bir katkıdır, yazmak çizmek isteyen insanlardan tek biricik beklentimiz bu ‘sosyal kültürün’ ne olduğuna azıcık kafa yormaları ve etnik nefretten espri alay dalga geçme oh olsun diye kahkahalar atarken birazcık düşünmeleri.

Yoksa bir sanatçı can çekişirken cinnetsi şamatalarını karnavala çevirenler hepimizi çok korkutuyor.

Geçmiş olsun Bedri diyeceğim, de, Bedri, dört saatlik ölümcül bir ameliyat sonrası yoğun bakımdasın, biz şu anda dışarıda senden de kötüyüz, toplumun yarası bıçak yaralarından daha derin daha ölümcül.

Nihat Genç

Odatv.com

nihat genç Bedri Baykam arşiv